Kabileden Devlete

askinelibol

Öğretmen
24 Ara 2023
188
0
16

Kabile Nedir? İlk Topluluklar Nasıl Ortaya Çıkmıştır?​

Kabileler, soy birliği temelinde oluşan, kendi örf ve adetlerine sahip topluluklardır. İnsanlar, kabileler aracılığıyla ilk kez bir araya gelerek koruma ve dayanışma ihtiyaçlarını karşıladılar. Her kabilenin kendine özgü giyim tarzı vardır ve giyim, kabileler arasında aidiyetin bir göstergesi olarak önemlidir. Kabileler, bir reis veya liderin yönetiminde bulunur ve bu lider kabilenin birlik ve düzenini sağlamakla sorumludur.
Kabileler, günümüzdeki milletler gibi modernleşme süreçlerine sahip değildirler. Hiyerarşi veya karmaşıklık kavramları kabileden ziyade basit bir yapıya işaret eder. Kabilelerde yönetim, liderin otoritesine dayanır ve genellikle lider en yetkili kişidir. Ancak, kabilelerdeki toplumsal yapı, gelişmeye veya değişmeye kapalı olabilir.
Toplulukların Ortaya Çıkışı ve İlk Topluluklar
Topluluklar, aynı türden canlıların bir araya gelmesiyle oluşan gruplardır. İlk topluluklar, insanların tek başlarına faaliyetlerde bulunamayacakları durumlar ortaya çıktığında oluştu. Tarım yapma, avlanma gibi faaliyetlerin grup halinde yapılması gerektiğinde, insanlar çeşitli topluluklar oluşturarak işbirliği yapmaya başladılar. Bu topluluklar, zamanla daha fazla insanı bir araya getirmeye başladı.
Devlet Nedir? Devlet Yönetim Biçimleri
Devletler, insanların kendilerini bir topluluğa ait hissettikleri ve belirli bir coğrafyada örgütlenmiş siyasi ve sosyal yapılanmalardır. Devletler, içlerinde farklı milletlere ve kültürlere ev sahipliği yapabilirler. Devletlerin büyümesi ve gelişmesi için yönetim biçimlerine ihtiyaçları vardır. Bu yönetim biçimleri, devletlerin bulunduğu millete göre değişebilir.
Oligarşi, bir devletin belirli bir grup veya kurum tarafından yönetildiği bir yönetim biçimidir. Bu grup genellikle soylu ailelerden oluşur. Monarşi, bir kişinin tek başına devleti yönettiği bir yönetim biçimidir. Bu kişiye genellikle kral veya kraliçe denir. Demokrasi ise bütün vatandaşların devlet işlerine katıldığı bir yönetim biçimidir. Yöneticiler, halkın oylarıyla seçilirler ve demokrasinin temel amacı insanların haklarını ve özgürlüklerini korumaktır. Günümüzde birçok ülke demokrasi ile yönetilmektedir.

İlk Devletler Nasıl Oluşmuştur?​

Devletler, insanların kendilerini bir topluluğa veya belli bir bölgeye ait hissetmeleri sonucu ortaya çıkan siyasi ve sosyal yapılanmalardır. İnsanlar, tarih boyunca topluluklar oluşturarak, bu topluluklar zaman içinde kabilelere ve daha sonra modern devletlere evrildi. Devletler, genellikle bir milletin yönetim organı olarak düşünülse de, bir devlet içinde birçok farklı kültür ve etnik grup bulunabilir. Örneğin, günümüzde Amerika gibi ülkelerde birçok farklı milletten insanlar yaşamaktadır, bu da devletlerin karmaşıklığını gösterir.
Devletlerin ortaya çıkışı, insanların kendi çıkarlarını koruma ihtiyacından kaynaklanır. İnsanlar, kendi kurdukları toplulukların devamını sağlama arzusuyla hareket ederler. Ancak bu süreçte kültürel inançlar arasında anlaşmazlıklar ve savaşlar da yaşanır. Devletler, aslında bu savaşların sonucunda ortaya çıkan bir yapıdır ve savaşlar devletlerin çoğalmasına neden olur. Devletler, savaşlar yoluyla genişler ve büyürler, ancak aynı zamanda savaşlar devletlerin çöküşüne de neden olabilir. Devletler ve savaşlar, birbirini tamamlayan ve etkileyen karmaşık olgulardır.
İnsanlar, bir devlette mutlu ve huzurlu olduklarında o devlette yaşamaktan keyif alırlar. Mutlu bir toplum, barışı ve istikrarı teşvik eder. Ancak mutsuz bir devlette, çatışmalar ve huzursuzluklar artar ve bu da yeni devletlerin veya siyasi yapıların doğmasına yol açabilir. Dolayısıyla, dünya düzeni, insanların tarih boyunca kurduğu devletler ve bu devletler arasındaki ilişkilere dayanır.

Şehir Devleti Nedir? Şehir Devletleri Hakkında Bilgi​

Şehir devletleri, tarih boyunca farklı medeniyetlerde ortaya çıkan önemli siyasi yapılanmalardır. Bu metinde Mısır’da “nom,” Sümerlerde “site,” ve İyon ile Dor’da “polis” olarak adlandırılan şehir devletlerini inceleyeceğiz.
Sümerler, tarihi boyunca birçok önemli katkıda bulunmuş bir medeniyettir. Örneğin, tekerlek gibi icatlar, Sümerlerin bu katkılarından sadece biridir. Sümerler aynı zamanda tarımla da uğraşmışlardır ve “site” olarak adlandırılan toplu konut yerleşkelerini kullanarak tarımsal faaliyetlerini ve sosyal yaşantılarını daha etkili bir şekilde yönetmişlerdir. Her toplum gibi, Sümerlerin de farklı siteleri farklı kültürel yapılarla karakterize edilmiştir. Bu şehir devletlerinin sınırları genellikle küçük taşlar ve kayalar kullanılarak belirlenmiştir ve bu şehir devletleri “Ensi” ve “Patesi” adı verilen kral-rahipler tarafından yönetilmiştir.
Mısır, temel geçim kaynağının tarım olduğu bir medeniyetti ve bu nedenle yerleşik bir yaşam tarzı benimsemek ve toplu bir şekilde yaşamak zorunda kaldı. Bu, “nom” adı verilen şehir devletlerinin kurulmasına yol açtı. “Nom,” kelime anlamıyla bir “yöre” olarak kabul edilir ve her biri farklı toplulukların kendilerine has yörelerini ve kültürlerini barındırıyordu. Antik çağda, nomlar genellikle “Nomark” olarak adlandırılan liderler tarafından yönetiliyordu ve bu şehir devletleri yarı feodal bir yönetim biçimine sahipti.
Polis devletleri, Orta Çağ’da ortaya çıkmıştır. Bu tür devletler, otoriter bir yapıya sahipti ve yöneticiler istedikleri şeyi yapma yetkisine sahipti. Halk, yöneticilerin emirlerine mutlak itaat etmek zorundaydı ve bu sistem, bir anlamda faşist bir yönetim biçimini yansıtıyordu.
Bu şehir devletleri, insan medeniyetinin farklı dönemlerinde farklı amaçlar doğrultusunda ortaya çıkmış ve insan toplumlarının evrimine önemli katkılarda bulunmuştur.

Tartışalım: İnsanların Birlikte Yaşama Gereksinimleri Hangi Kurumları Mecburi Hale Getirmiştir?​

İnsanlar, doğası gereği sosyal varlıklardır ve tek başlarına yaşayamazlar. Bu sosyal doğa, insanların bir arada yaşama ihtiyacını ve toplumsal düzenin oluşturulmasını zorunlu kılmıştır. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda birçok kurum ortaya çıkmıştır, ve bu kurumlar hem kültür hem de insanların temel haklarıyla yakından ilişkilidir.
Birinci olarak, sağlık hizmetleri sunan hastaneler bu kurumların bir örneğidir. İnsanlar hastalandıklarında tedavi almak için hastanelere başvururlar. Sağlık kurumları, insanların sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla oluşturulmuş önemli bir kurumdur.
Emniyet kurumları da insanların güvenliğini sağlama görevini üstlenirler. Toplumsal düzen içerisinde, insanlar arasında bazen güvenlik sorunları ortaya çıkabilir. Bu tür sorunları çözmek ve önlemek için polis ve benzeri emniyet kurumları vardır.
Adalet kurumları da toplum içindeki anlaşmazlıkları ve suçları çözmekle görevlidir. Adalet sistemi, insanların haklarını savunmak, suç işleyenleri cezalandırmak ve adil bir toplum düzeni sürdürmek amacıyla kurulmuştur.
Son olarak, eğitim kurumları da büyük bir öneme sahiptir. Eğitim kurumları, bireylerin bilgi ve becerilerini geliştirmelerine olanak tanır. Bu kurumlar, herkesin eğitim alabilmesini sağlamak amacıyla ücretsiz olarak sunulan önemli bir hizmettir.
Bu kurumlar, insanların bir arada yaşama gereksinimlerini karşılamak ve toplumun düzenli işleyişini sağlamak için mecburi hale gelmiştir. İnsanların temel haklarını korumak, güvenliği sağlamak, adil bir toplum oluşturmak ve bilgiyi yaymak için bu kurumlar büyük bir rol oynamaktadır.

Araştıralım: Günümüzde Kabile Anlayışına Sahip Topluluklar Hangi Bölgelerde Yaşamaktadır?

Günümüzde, kabile anlayışına sahip topluluklar oldukça nadirdir. Ancak var olan kabile toplulukları kendilerini izole etmiş, dış dünyayla iletişim kurmayan ve genellikle izole ortamlarda yaşayan gruplardır. Bu topluluklar, kendileri dışındaki insanlara karşı genellikle saldırgan ve korumacı bir tavır sergilerler, çünkü dış dünyanın kendilerine potansiyel bir tehdit olarak görülmesi eğilimindedir.
Bu tür izole kabile toplulukları genellikle Afrika ve Amazon ormanları gibi uzak bölgelerde bulunur. Bu topluluklardan bir örnek Sentinel kabilesi olarak verilebilir. Sentinel kabilesi, yaklaşık 60.000 yıldır Andaman Adaları’nda izole bir şekilde yaşayan bir topluluktur. Sentinel kabilesi ile ilk temas, 1880 yılında Maurice Vidal Portman tarafından kuruldu. Ancak bu temas sırasında Sentinelliler, Portman’ın kendilerine zarar vereceğini düşünerek ona saldırdılar ve iletişim kurmayı reddettiler. Sonuç olarak, Sentinel kabilesi hala izole bir şekilde yaşamını sürdürmektedir ve dış dünyadan izole bir şekilde varlığını sürdürmektedirler.